10 Kasım’da Hatırladığımız: Atatürk’ün Bilime Olan İnancı
E. Sena Aydın
10 Kas 2024
3 dakikada okunur
Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’i kurarken sadece bir devletin temellerini atmadı; aynı zamanda bir milletin geleceğini şekillendirecek, her bireyi daha özgür ve bilinçli kılacak bir vizyon oluşturdu. Onun bilime olan sevgisi, bugün hala hepimize ilham veren bir ışık gibi yolumuzu aydınlatıyor. Atatürk’ün bilim ve teknolojiye verdiği değer, bana hep bir sorumluluk duygusu aşılamıştır. Onun yolundan gitmek, sadece geçmişin mirasını yaşatmak değil, geleceği daha aydınlık kılmak anlamına geliyor.
Atatürk, bilim ve teknolojiyi sadece akademik bir gereklilik olarak değil, aynı zamanda toplumun her yönünü dönüştürebilecek bir güç olarak görüyordu. Eğitim sistemini modernleştirerek, bilimin her alanına eşit derecede yatırım yapılmasını sağlamaya çalıştı. "Hayatta en hakiki mürşit ilimdir" derken, aslında yalnızca bir cümleyle değil, bütün bir yaşam felsefesiyle bu sözü bizlere miras bıraktı. Bilimin, teknolojinin ve inovasyonun, toplumun gelişmesi için ne kadar vazgeçilmez olduğunun altını çizdi.
Bugün, 10 Kasım’da Atatürk’ü anarken, onun sadece Türkiye için değil, tüm dünya için nasıl bir vizyon geliştirdiğini bir kez daha hatırlıyoruz. 10 Kasım, sadece bir kayıp günü değil, aynı zamanda bir devrimci ruhun, bir ulusun çağdaş medeniyetler seviyesine çıkma yolundaki adımlarının simgesidir. Onun bilime ve teknolojiye olan katkılarının, bugün gençlere ilham vererek birer lider olmalarını sağlaması, Türkiye’nin daha aydınlık bir geleceğe doğru emin adımlarla ilerlemesini sürdürüyor.
Atatürk’ün bu alandaki mirası, özellikle teknoloji ve bilimdeki hızla gelişen değişimle şekillenen günümüz dünyasında, hepimize bir yol haritası sunuyor.
Benim teknolojiye olan ilgim ilk kez, bilgisayarın başına oturup boş bir ekranla karşılaştığımda fark ettiğim bir şeydi. O an ne yapacağımı tam olarak bilmiyordum, ama bir şeyler yaratma isteği içimi kaplamıştı. İlerleyen zamanlarda bu ilgim bir blog açma fikrine dönüştü. Bu blog, sadece bir hobi olmanın ötesine geçip, dijital dünyanın derinliklerine inmeye başladığım bir alan haline geldi. Kendi yazılarımı paylaşarak öğrendim, her yeni yazı ve proje bana sadece bilgi katmakla kalmadı, aynı zamanda bu dünyada neler yapılabileceğini görmeme de yardımcı oldu. Bu süreçte, teknolojiyle ilgilendikçe, sadece bilgisayar ekranında yazı yazmanın ötesinde, gerçek dünyada da büyük değişimler yaratabileceğimi fark ettim.
Atatürk’ün bilim ve teknolojiye olan inancı, bugün benim için bir motivasyon kaynağı haline geldi. Bilimin ve teknolojinin sunduğu fırsatlar, bana bir yandan kendi potansiyelimi keşfetme imkanı tanırken, bir yandan da ülkem için ne yapabileceğimi düşündürttü. Onun vizyonu, benim gibi gençlerin, sadece bir kariyer hedefi belirlemekle kalmayıp, aynı zamanda topluma faydalı olmak için bilimsel ve teknolojik düşünceyi nasıl kullanabileceğini de gösteriyor.
Atatürk’ün bize bıraktığı en değerli miraslardan biri, eğitim ve bilimin toplumda nasıl bir dönüşüm yaratabileceğini anlatan örnekleridir. O, bilimsel düşünceyi hayata geçirmeyi, insanlara sadece bilgiyi değil, aynı zamanda bu bilginin gücünü nasıl kullanacaklarını öğretmeyi amaçladı. Bugün ben de bu mirası taşımak için kendi yolculuğumu sürdürüyorum. Kuantum bilişimden yapay zekaya kadar olan alanlarda yaptığım çalışmalar, bana Atatürk’ün hayalini gerçeğe dönüştürme yolunda daha fazla sorumluluk yükledi.
Her adımda, onun bilim ve teknolojiye olan sevgi ve bağlılığının izlerini görüyorum. Bilim ve teknoloji, Atatürk’ün sadece bir ülkenin gücünü değil, aynı zamanda tüm insanlığın geleceğini şekillendirecek araçlar olarak gördüğü alanlardır. Bugün, onun öğretilerinden ilham alarak bu araçları kullanarak dünyayı değiştirebileceğime inanıyorum. Onun izinden giden gençlerin, yalnızca kendi hayatlarını değil, tüm toplumları daha parlak bir geleceğe taşımak için güç bulduklarına olan inancım tam.
10 Kasım, Atatürk’ün bilim ve teknolojiye verdiği değeri hatırlamanın, onun mirasına sahip çıkmanın, gençler olarak sorumluluğumuzu yerine getirmenin ve bugünün gerekliliklerine göre adımlar atmanın günüdür. Atatürk’ün "Hayatta en hakiki mürşit ilim" anlayışını rehber edinerek, bizler de onun izinden gidip, bilimin ve teknolojinin gücüyle dünyamızı değiştirebiliriz. Benim yolculuğum da bu şekilde, onun izinden giderek teknolojiye ve bilime olan tutkumla şekilleniyor. Umarım bir gün, ben de onun kadar büyük bir etki yaratabilir ve bilimle, teknolojiyle bir milletin kaderini değiştirebilirim.
Yorumlar