Hakkımda
Ben Elif Sena Aydın. İstanbul’un koşturmacası içinde, devlet okulunun sıralarında büyüdüm. Teknolojiye küçüklüğümden beri bayılıyordum ama dürüst olayım—hep biraz uzakta hissettiriyordu. Kod yazan, projeler geliştiren o çocuklar hep başka şehirlerde, başka şartlarda gibi geliyordu. Ama bir gün kendi kendime şöyle dedim:
“Sena, neden o çocuklardan biri sen olmayasın?”
İşte o gün, bu yolculuk başladı.
Deneyap Türkiye’de katıldığım eğitimlerle teknolojiyle daha derin bir bağ kurdum. Kodlama öğrendim, sistemler kurdum, fikirlerimi projelere dönüştürdüm. Ama zamanla şunu fark ettim: bu bile başlı başına bir ayrıcalıktı. Çünkü çevremde hâlâ teknolojiden uzak kalan, İngilizce kaynaklara erişemediği için geride kalan yüzlerce genç vardı.
Ve kafamda dönüp duran o soru vardı:
“Neden bu kadar çok genç, sadece fırsatlara ulaşamadığı için geride kalıyor?”
Bu soruya bir cevap ararken NexifyLab doğdu.
İsmini “Next”, “Amplify” ve “Lab” kelimelerinden alan NexifyLab, geleceğin sesini büyütmek için kurduğum bir sosyal girişim. Amacım teknoloji eğitimini karmaşık cümlelerden uzak, sade, samimi ve herkes için ulaşılabilir kılmak. Özellikle de çocuklar ve kaynaklara erişimi olmayan topluluklardaki gençler için. Çünkü ben gerçekten inanıyorum ki, eğitim bir lüks değil, bir hak.
Bugüne kadar NexifyLab’le 3.000’den fazla öğrenciye ulaştık. Yüz yüze seminerler verdik, blog yazıları yazdık, gönüllü eğitimlerle farklı şehirlerdeki gençlerle buluştuk. Ve sonra düşündüm:
“Anlatmak güzel ama biraz da birlikte konuşalım, birbirimizi duyalım.”
Böylece NexifyCast ortaya çıktı.
Teknoloji, girişimcilik ve toplumsal değişim üzerine sohbet ettiğimiz podcastimiz. Kısa sürede 100’den fazla dinleyiciye ulaştı. Artık Nexify sadece bir girişim değil, aynı zamanda bir ses, bir topluluk. Bu süreçte bambaşka kapılar da açıldı. Birleşmiş Milletler destekli Theirworld organizasyonu beni Gençlik Elçisi olarak seçti. Çünkü NexifyLab, BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinden biri olan “Nitelikli Eğitim” (SDG 4) odağında ilerliyor.
Ama bu benim ilk adımım değildi.
Okulumda İngilizce eğitimi yetersiz gelince, oturup düşündüm: “Ee tamam, ben ne yapabilirim?” Sonra Scrabble Kulübü’nü kurdum. Ama bu sadece kelime ezberlenen bir yer değildi—arkadaşlarımın eğlenerek İngilizce öğrendiği, kendini ifade etmeye cesaret bulduğu, bazen sadece dertleştiğimiz bir ortama dönüştü. Zamanla kulüp okulun dışına taştı. Turnuvalar düzenledim, yüzlerce öğrenciyi bir araya getirdik. Kaynağımız yokken kendimiz yarattık. Planlama gerekiyordu, sabahlara kadar oturup beraber yazdık, çizdik.
Ve sonunda hiçbir özel danışmanım, yurtdışı tecrübem ya da ayrıcalığım olmadan; tamamen kendi adımlarımla, kendi tutkularımla çıktığım bu yolda, University of Michigan’dan kabul aldım.
Bu sadece bir kabul mektubu değildi. Bu, sistemin dışından gelen bir kız çocuğunun, sistemin tam kalbine kendi ışığıyla yürüdüğünün bir kanıtıydı.
Eğitimdeki eşitsizliği bir rapordan, bir haberden değil; yaşadığım her sınavda, her derste, her imkânsızlıkta hissettim.
Ve işte bu yüzden diyorum ki:
Değişimi başlatacak olan biziz.
Eğer biz erişemediğimiz şeyleri birlikte erişilebilir kılarsak, başkaları için de yeni yollar açabiliriz.
İşte bu yüzden NexifyLab var.